Sosyal ve kültürel tarih yazımındaki büyük parlamalara raÄŸmen siyasi tarih yazımının önemini devam ettirmesi oldukça doÄŸaldır. Çünkü toplumsal ve kiÅŸisel hayat renklense, ilgi alanları çeÅŸitlense bile, dünya kamuoyunu en çok meÅŸgul eden meseleler hâlâ siyasidir. Dolayısıyla ilkçaÄŸdan günümüze deÄŸiÅŸmeyen en temel insan hikâyesinin, siyaset ve iktidar mücadelesi olduÄŸu söylenebilir ve bu, doÄŸal olarak, siyaset ve diplomasi tarihinin asla önemini kaybetmeyeceÄŸini gösterir. Siyasi tarihin bu gücü, aynı zamanda, çeÅŸitli araçlarla dünya insanının gündelik gündemini meÅŸgul eden ulusal ve uluslararası düzeydeki iktidar çatışmalarına dayanmaktadır.
Trump ile Clinton arasındaki rekabete sahne olan ABD baÅŸkanlık seçimleri, yalnızca bir devletin kim tarafından yönetileceÄŸini deÄŸil, aynı zamanda dünyanın nasıl ÅŸekilleneceÄŸi, devletlerarası iliÅŸkilerin nasıl biçimleneceÄŸi ve baÅŸta Suriye, Filistin ve Irak olmak üzere dünyanın çeÅŸitli yerlerindeki sıcak geliÅŸmelerin nasıl bir yola evrileceÄŸi konularını da öne çıkarmakta ve tüm dünya tarafından merakla takip edilmektedir. Türkiye’de büyük bir siyasal ve toplumsal travmaya yol açan 15 Temmuz darbe giriÅŸimi, aynı zamanda küresel bir çekiÅŸmenin parçası olarak tarihe geçecektir. Suriyeli göçmenlerin kamuoyuna yansıyan fotoÄŸrafları; dünyanın ücra bir köÅŸesinde televizyon karşısında oturan sıradan insanları, istemeseler bile, bir biçimde siyasetle ilgilenmeye yönlendirmektedir. Suriye’deki geliÅŸmelerin yeni bir dünya savaşına yol açacağı korkusu ise büyük bir kabusa dönüÅŸmüÅŸ durumdadır. Tüm bu geliÅŸmelerin analizi, ancak geçmiÅŸ tecrübelerin anlaşılmasıyla mümkündür ve denilebilir ki geçmiÅŸ her devirde o devrin öncelikleri ve ihtiyaçları doÄŸrultusunda yeniden yazılmaktadır.
Anadolu, OrtadoÄŸu, Afrika, Avrupa ve Karadeniz gibi oldukça geniÅŸ bir coÄŸrafyada yüzyıllarca hâkim ve etkili olmuÅŸ bir devletin tarihi, aslında bir dünya tarihidir. Bu sebeple günümüzde Suriye, Irak, Kafkasya, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Anadolu’da yaÅŸanan siyasi ve toplumsal krizler, doÄŸal olarak, tarihçileri, siyaset bilimcilerini ve diplomasi tarihçilerini Osmanlı dönemine yönlendirmekte ve Osmanlı siyaset tarihini araÅŸtırmaya icbar etmektedir. Hatta geçmiÅŸ yüzyıllardan günümüze uzanan çizgide; Osmanlı coÄŸrafyası üzerine kapsamlı, çok boyutlu ve disiplinlerarası ciddi araÅŸtırmaların yapılması bir zorunluluk haline gelmektedir.